Merhaba; Yeni bir yılda yine sizleri bu köşeden selamlamanın mutluluğunu yaşıyorum.
2016 da ve devam eden yıllarda Dünya'da ve ülkemizde tüm insanlara barış, güvenlik ve huzur içinde yaşayacakları esenlik dolu yıllar diliyorum. Karamsar olmamayı, pozitif bakış açısıyla bakabilmeyi diliyorum.
İnsan olmak yaratılmışların en mükemmeli olmanın farkında olma zamanı diyorum. Şahsi kurumsal veya ülke çıkarları için insanlığın geleceğini karartmaya kimin hakkı
olabilir ki? İnsanlar evlerinden yurtlarından, maddi manevi her türlü yıkım içinde insanlığın ayıbı en ağır şekliyle yaşanıyor. En acı olan gerçek ise kültürlerin
yok edilmesidir. Bu haksızlıkları yapanın yanına kar kalmayacak tabii ki ama günlük mutluluk peşinde bu canilikleri yapanlar.
Oysa insanlığımızı unutmamak gerekiyor. Savaşlar binlerce yıldır devam etmiş, kazanan yok fakat kayıplar çok fazla. İnsanca yaşanır bir dünya özlemimiz tüm insanlar
için geçerli. İnsanların gıdalarını bozmaya böylece sağlıklarını yok etmtye hiç kimsenin hakkı yok.
Hani hasta olup ta uzun süre hasta yatan kişiler için denir ya çıkmayan can da umut vardır diye. Bizler de dünyamız durduğu sürece insanlık için iyi düşünmeye, insanca yaşamaya dair pozitif düşüncemiz ve umutlarımız hep var olacaktır.
Uzun yıllar önce yaşadığım çok küçük ve nazikçe ama bir okadar da anlamlı bir anektod paylaşarak yazımı bu seferlik sonlandırmak istiyorum. 1999 genel seçimlerinde,
genel başkanlığını rahmetli Necmettin Erbakan'ın yaptığı Fazilet Partisi, Lokman Ayva arkadaşımıza engelli milletvekili olarak seçilme şansı olabilecek sıradan aday
göstermişti. Bizler de engelli arkadaşlarımızı ziyaret edip Lokman için destek olmalarını istiyorduk.
Genel ve Yerel seçim birlikte yapılıyordu ve biz engelli ve engelli ailelerine yerelde oyonuzu kime isterseniz verin ama 3. bölgede Lokman arkadaşımıza oyunuzu istiyoruz diyorduk. Mecliste bizi temsil edebilsin istiyorduk. Çok değişik anılarım var o günlere dair. Bir tanesi de Merter'de ortopedik engelli çocukları olan bir aileyi de ziyaret etmiştim.
O engelli kardeşim beni otobüs durağına kadar getirdi. Seyyar satıcılar vardı oradan bir miktar çilek alıp bana hediye etti. Ve dediki "ben bu çileği size bu günkü ziyaretiniz için bir anı olsun diye hediye etmek istiyorum, yıllar sonra da olsa hatırlarsınız. Bu ne sizin çilek alamadığınız için ne de benim çok zengin olduğum için." Hani deriz ya baki kalan bu dünya da hoş bir seda. Şimdi ben de zaman zaman hatırlarım. O kardeşim daha sonra ne yaptı yaşam onu nereye götürdü bilmiyorum ama insanlğa dair tebessümle anımsadığım hoş bir anı.
Hoş ve esen kalın.